Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick

Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick

Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick

ABONE OL 

Başarı Hikayeleri serimizin yeni yazısında sizlere ünlü yönetmen ve fotoğrafçı Stanley Kubrick‘ten bahsedeceğiz.

Stanley Kubrick

1928 yılında New York eyaletinin Bronx kentinde doğan Kubrick, çocuk yaşlarda zeki biri olarak biliniyordu ancak akademik hayatı o kadar da başarılı geçmiyordu. 12 yaşında doktor babası tarafından 1 yıllığına dayısının yanına gönderilen Kubrick, burada 1 yıl kaldıktan sonra daha başarılı bir şekilde dönüp Taft High School‘dan mezun oluyor.

Ailesi tarafından bir hobiye yönlendirilmek istenen Kubrick, daha sonraki yıllarda filmlerinde sık sık tema olarak rastladığımız satranç oyununa atılıyor ve kısa zamanda satrançta önemli bir isim haline geliyor.

13. yaş gününde babası tarafından hediye edilen fotoğraf makinesiyle birlikte fotoğrafçılıkla tanışıyor ve sık sık fotoğraf çekerek kendisini geliştiriyor, ardından 17 yaşında Look isimli dergiye ilk fotoğrafını satıyor. Bu satışın ardından fotoğrafçılık kariyerinde önemli adımlar atan Kubrick, New York’ta bir fotoğrafçıda stajyer oluyor ve bir süre sonra Look dergisinden iş teklifi alıyor. Aynı zamanda Colombia Üniversitesi‘nde derslere misafir olarak girmeye devam ediyor. (Notları düşük olduğu için istediği üniversitelere kabul edilmedi.)

Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick
Stanley Kubrick

Look dergisinde çalıştığı dönemde iş arkadaşı Alexander Singer ile ilk film projesi olan Day of the Fight‘ın çekimlerine 1950 yılında başlıyor. Aynı zamanda Kubrick birçok kısa filmle kademeli bir şekilde film dünyasına kendini kanıtlamaya devam ediyordu. 1953 yılında amcası ile birlikte çektiği Fear and Desire filminden memnun kalmadı ve yıllar sonra bile bu filmi anmak istemediğini net bir şekilde belirtiyordu.

Sinema

Lise yıllarında tanışıp daha sonra evlendiği eşi ile arası bozulan Kubrick, sinemaya olan tutkusunu ailesine tercih etmiş ve kendini sinemaya adamıştı. Çektiği ilk film 1955 yapımı Killer’s Kiss oldu, ilk önemli filmi ise 1957 yılındaki Path’s of Glory filmiydi. Fikirleri çok uç olduğu için yapım şirketleriyle sık sık sorunlar yaşayan Kubrick, aynı zamanda oyuncularla da sık sık sorunlar yaşıyordu. 1961 yılında çekimleri başlayan One-Eyed Jacks filminin yıldızı Marlon Brando ile yaşadığı sorunlar nedeniyle filmi yarıda kalmıştı.

Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick
Stanley Kubrick

Bu olaylardan sonra daha idealist filmler çekebilmek amacıyla İngiltere’ye yerleşen Kubrick, 1962’de yayınladığı Lolita filminin ardından nükleer bomba konulu, büyük bir risk olan karamizah temalı filmi Dr. Stangelove or: How O Learned to Stop Worrying and Love the Bomb filmini 1964’de yayınladı. Nükleer bombanın o dönemlerde bir mizah içeriği olmasından fazlasıyla uzak olması filmin nasıl büyük bir risk olduğunu ortaya koyuyordu.

İngiltere’deki finansal ve teknik özgürlük Kubrick’i deneysel projelere daha fazla yakınlaştırdı, 2001: A Space Odyssey yapımını sinemaya uyarladı, meşhur Otomatik Portakal uyarlamasını yayınladı, Barry Lyndon filmiyle birçok kez gündeme geldi ve insanlar Kubrick’i zor bir yönetmen olarak anmaya başladı. 1980’de Stephan King romanı The Sining‘i sinemaya uyarlayan Kubrick, kullandığı ayna tekniğiyle korku sinemasına farklı bir boyut kazandırdı.

Başarı Hikayeleri 34: Stanley Kubrick
Stanley Kubrick

Ardından üçüncü kez evlenip çocuk sahibi olan Stanley Kubrick, 7 yıl ara verdiği sinemaya Full Metal Jacket ile döndü.

Stanley Kubrick’i özel yapan kafasında sürekli olarak farklı bir tema olması, devamlı yeni şeyler denemesi ve tamamen özgün bir tarza sahip olmasıydı. En son filminden önce Yapay Zeka Kubrick adında farklı bir proje deneyen Kubrick, teknolojik yetersizlik nedeniyle istediğini alamamış ve yarıda bırakmıştı.

Eyes Wide Shut

Uzun süren sessizliğin ardından hayali olan “Gözleri Tamamen Kapalı” filminin projesi ortaya çıkıyordu, Tom Cruise ve o dönemki eşi Nicole Kidman ile anlaşan Kubrick, bu filmin mükemmel olmasını istiyordu. Hazırlık süreci bile fazla uzun ve sancılı geçen film temelde cinsellik ve psikanalizin iç içe geçtiği bir yolculuk olarak görünse de içinde çok farklı temalar barındırıyordu. Oldukça zor bir konuya ve tekniğe sahip olan filmin içerisinde mason ayini barındırdığı düşünülüyordu. Film yayınlandığı zaman Cruise, filmin önemli bir 24 dakikasının atıldığını söylemesinin ardından filmden kısa bir süre sonra Kubrick, gizemli bir şekilde kalp krizi geçirerek 71 yaşında hayatını kaybetti.

48 yılını verdiği sinema sektörüne bir sinema dehası olarak adını altın harflerle kazıyan Stanley Kubrick, 16 adet film bıraktı arkasında. Simgesellik ve deneysel bakış açısıyla birçok günümüz yönetmenine ilham veren Kubrick, arkasında sinema sektörüne büyük bir miras bıraktı.

Başarı hikayeleri serimize ulaşmak için TIKLAYIN.

Görüşlerinizi yorum yaparak bizimle paylaşın.

Daha fazla haber için TwitterInstagram, Telegram ve Youtube hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir